Karanlık, sessiz ve soğuk…
Yerin altında, görünmeyen bir dünya var. Betondan ve metalden oluşan bir
labirentin ortasında, hayatın nefesi kesilmiş. Gözlerimi açtığımda, etrafımda
bir tuhaflık olduğunu hissediyorum.
Neden buradayım?
Ne oldu?
Sadece çaresizliğin sesi yankılanıyor, ama yüreğimin derinliğinde bir şeyler
daha var; bir umut kıvılcımı, bekleyişin verdiği bir tedirginlik. Dışarıda,
hayat devam ediyor. Ama burada, enkazların arasında sıkışmış ruhlar var: Kaybolmuş
hikâyeler, unutulmuş hayaller… Kimi zaman bir fısıldama, kimi zaman bir çığlık;
kimi zaman duvarların arasında kaybolmuşken sesler birbirine karışıyor. Her
biri farklı bir kaybın, farklı bir mücadelenin sesi. Hayatta kalmak için
savaşanlar ve kaybettikleriyle yüzleşmeye çalışanlar, bu karanlık yerde
birbirlerine bağlanıyor. Enkazın altında, her şeyin sona erdiği sanılan yerde;
yeni bir hayat bulmak için mücadele edenlerin hikâyesi başlıyor. Sadece
bedenleri değil, ruhları da sıkışmış durumda.
Kim bilir, belki de burada, en derin karanlığın içinde, kendilerini yeniden
bulacaklardır.