Burdur’da sevdalar ve acılar gül kokulu göl kokulu yaşanır. Maria ve Yiğit gibi bazen bir gün için bir ömür beklenir, bazen bir ömür geçirirsin bir gün kadar kıymetli değildir. Sen sever beklersin. O da sevmektedir. Oysa ne gelen vardır ne de giden. Karşılıklı
sevmelere bir ömür bekleyişler eklenir. Ve ölüm ayırana kadar hissedilir. Yiğit’i beklerken Meryem olan Maria’nın sevda çisentisi ikisini de sırılsıklam bırakmaya yeminlidir...
Tak tak tak çalmaya devam eden kapıyı
Sevgi dolu, özlem dolu, hasret dolu açacağım
Gelen sensin, beklenensin, ömür adananasın
İnanamayacağım, gözlerimi açıp kapatacağım
Sonra üstüne atlayıp sımsıkı saracağım
Kollarımı öyle
bağlayacağım ki kimse açamasın
Zamanı unutup öylece bekleyeceğim
Korkma, neden geç kaldın diye sormayacağım...
“Atam Burdur gerçeğini zaten biliyormuşsun. Bir de gelecek nesillere aktarmak sana minnettarlığımı göstermek istedim. Burdur’umun acı dolu günlerini dinlerken, araştırırken ve içimde yaşarken bazen Burdur Çayı gibi coşkun bazen de suskundum...”